Who am I?

“Meditasyon bir kaçış değil, gerçekle sakin bir karşılaşmadır.” Thich Nhat Hanh

Deepak Chopra'yı tanıyanlar veya onun birkaç meditasyon videolarına şahit olanlar varsa bu yazımın başlığını lütfen onun sesinde okusunlar. Kendisi 45 yıldır meditasyon yapmadan tek bir gün dahi geçirmemiş olan Hint asıllı Amerikalı tıp doktoru, alternatif tıp uzmanı, 3000 yıldan uzun bir süre önce Hindistan'da ortaya çıkan, bütün vücudu kapsayan (holistik) ayurveda (yaşam bilimi) üzerine birçok çalışmalar yapmış, yazar, guru ve benim de düşünceleriyle beraber meditasyon tekniklerine hayran olduğum çok değerli biri. Her ne kadar kendisine ‘’guru’’ denmesinden biraz rahatsız olsa da birçok insan için o tam bir “guru’’. Bunca donanımla beraber kendisinin 65’i aşkın kitabı olup, bunların birçoğu 85 farklı dile çevrilmiş, tüm dünyada ciddi satış rekorları kırmış ve 20’ye yakını da New York Times Best Seller listesine girmiştir.

Evet zaten hakkında tüm bu bilgiler zaten internette olan sayın Chopra’yı neden bu kadar anlattığıma gelelim şimdi de. Meditasyon ile detaylı bir yazı değil ancak meditasyon rehberliğinde kendimizi, gerçek bizi görebilmemiz üzerine satırlarla dolu bu kez burası... Çoğu zaman olduğu gibi... Bilmeyenler varsa ve yolu bu blog yazımla kesişenler olursa diye sayfamda bulunsun istedim. Hayatımızın bazı dönemlerinde sıkışmış, tökezlemiş, yaralanmış hissettiğimiz zamanlarda bazı insanlar bize her zaman olduklarından bambaşka iyi gelebiliyorlar. Hiç tanımadığımız kişiler olsalar bile… Ne buluyoruz ya da ne görüyoruz o kişilerde peki? Benim için cevap hep çok net. Dünyada gördükleri renkler, düşünceleri, hayata bakış perspektifleri… İşte böyle kişiler sizin elinizden tutup, yaralanan dizlerinize merhem sürüp, yara bandı yapıştırabiliyor ve de acısını artık daha az hissetmenizi sağlayabiliyorlar. Fakat en çok da ruhunuza en iyi geleni bulmanıza rehberlik edebiliyorlar. İşte bu, fizyolojik iyileşmeden çok daha kıymetli. Önceki yazıma atıfta bulunarak, ne diyorduk: Ruh ritim tutmazsa beden hep detone. Elbette birçok parametreyle filtreleyerek oluşturduğumuz içimizi rahatça açtığımız o niş kitlemizin de bu iyileşmemizde etkisi çok büyük. Hayatımda yer edinen o kişilere de çok sarılıyorum.

Jimmy Fallon’ın sunduğu The Tonight Show’a yıllar önce konuk olan sayın Chopra’nın sadece 2 dakika ve 5 sorudan oluşan meditasyon tekniğinden bahsedelim şimdi de.

*Ben kimim?

*Ne istiyorum?

*En derin arzum ne?

*Amacım ne?

*Minnettar olduğum şeyler neler?

Bu 5 soru üzerinde düşünsek ve nefesimizi mi izlesek biraz. Cevap odaklı değil, kendimizi tanıma odaklı… Çünkü cevaplar onları aradığımızda değil, sahici sorular sorduğumuzda geliyor…

Gelelim şimdi de etkisinden haftalardır çıkmadığım benzer başka bir konuya… Axel Schura’nın sunduğu The Axel Schura Show’a konuk olan fotoğraf sanatçısı Coralia Glavas’ın programda yer verdiği şu cümlelerine yer vermek istiyorum: “Kendini bana tanıtır mısın? Mesleğinden bahsetmeden, nereli olduğundan ya da etnik kökeninden, nerede büyüdüğünden, hobilerinden, dini inancından bahsetmeden… Kendimizi tanıtırken kullandığımız tüm bu tanımlamaları, yüzeysel etiketleri kullanmadan bana kendini nasıl tarif edersin? Kendini nasıl tanıtırdın? Çünkü bizi gerçekten varoluşumuz üzerine düşünmeye zorluyor. Yaşadığımız toplumda kendimizi nasıl kategorize ettiğimizi değil. Bu çok güzel bir şey ve şu an seni gerçekten görüyorum. Özünü, ruhunu görebiliyorum. Ne seversin, nasılsın…’’ Peki, biz tüm bunlardan bahsetmeden nasıl tanımlarız kendimizi?

Deepak Chopra etkisiyle kendime sorduğum sarsıcı 5 soru + Coralia Glavas’ın kendimizi özümüzdeki bizi filtresiz anlatabilmemiz üzerine o müthiş konuşmasının akabinde birçok şey değişti zihnimde ve ruhumda… Elbette fizyolojik bedenimde de…

Peki yazının başlığına gelirsek… Kimim ben? Nasıl tanımlarım kendimi? Varoluş sancısından çoğu zaman feleği şaşan, mutlu ama daha derinden isteyen, evini ve hayat huzurunu arayan biri.

14.08.2025

15.05 - Cunda Adası